Semerkand Dergi Sayı: 305 - Mayıs 2024
Fethin Manevî Mimarı Akşemseddîn Hazretleri
Semerkand Dergisi, Mayıs sayısında “Fethin Manevî Mimarı Akşemseddîn Hazretleri” başlıklı ayın konusuyla okuyucusu ile birlikte.
Hidayet Işık’ın kaleme aldığı yazı, İstanbul’un fethinde Fâtih Sultan Mehmed kadar emeği ve etkisi olan, fethin manevî mimarı, sembolü Akşemseddîn Hazretleri hakkında.
Yazar, Doğu Roma İmparatorluğu’nun tarih sahnesinden çekilişini sembolize eden, dünya tarihinin en önemli olaylarından biri olan İstanbul’un fethinin askerî bir başarı olmasının yanında hak-bâtıl mücadelesindeki önemine dikkat çekiyor.
Yazı, Fâtih Sultan Mehmed Han’ın mürşidi Akşemseddîn Hazretleri’nin kim olduğu, neyi temsil ettiği, fetihteki rolünü ve en önemlisi bir Allah dostunu Sultan üzerinde etkili kılan ruhu anlatırken kendi özünde fütuhat gerçekleştirmiş ve kalıcı fetihler yapabilmiş Allah erlerinin manevî dünyasına kapı aralıyor.
Üç bölümden oluşan ayın konusunda ilk bölümde Akşemseddîn Hazretleri’nin doğumundan vefatına, eğitiminden intisabına kadar hayatından bahsediliyor.
İkinci bölümde kaynaklarda geçen Akşemseddîn Hazretleri’nin kerametleri, kemâlatı ve menkıbelerine dair anlatılar var.
Üçüncü ve son bölümde ise Akşemseddîn Hazretleri’nin İstanbul’un fethi ve Fâtih Sultan Mehmed üzerindeki etkisi anlatılıyor.
Ayın konusunda dikkat çeken anekdotlardan biri şu:
“Fâtih Sultan Mehmed İstanbul’un fethinden sonra derviş olma isteği ile Akşemseddîn Hazretleri’ne gelince Şeyh bu isteğini geri çevirmiş ve ayağa kalkıp kendisine tazimde bulunmamıştı. Padişah bu halden kırıldığını Velîyyüddinzâde Ahmed Paşa’ya söyledi. Velîyyüddinzâde şu karşılığı verdi:
– Şeyh sizin mürebbinizdir (mürşidinizdir). Bu fetih birçok sultana nasip olmayıp size nasip olduğu için bundan dolayı sizde oluşan gururu kırmak istemiştir.
Padişah, Şeyh’in kendisine saygı için ayağa kalkmamasına çok içerlemişti. Hatta Şeyh’in boynunu vurdurmayı bile düşündüğünü Mahmut Paşa’ya söyledi. Paşa güç bela Padişah’ı ikna etti ve şöyle dedi:
– Padişahım, siz de Şeyh’i davet edin. Geldiği zaman da ayağa kalkmayın.
Sultan, Paşa’nın dediğini yaptı. Şeyh sükûnet içerisinde geldi, diline İsm-i A’zam’ı aldı. Sultan, Akşemseddîn’i görünce hemen ayağa kalktı ve ona tazimde bulundu. Şeyh gittikten sonra Paşa, Sultan’a niçin böyle davrandığını sordu. Padişah şu cevabı verdi:
– Şeyh’e tazim göstermemek elde değil. Diğer şeyhler gelip benimle musafaha ettiklerinde elleri titrer. Akşemseddîn ile musafaha ettiğimde ise benim ellerim titrer.”
“Vahiy ve Akıl” başlıklı başyazı bu ay; Allah Teâlâ’nın peygamberleri aracılığıyla kullarına gönderdiği, İslâm’ın ilk kaynağı ilâhî vahiyle ilgili.
Yazı, insanın dünya hayatında aklının sınırlı olduğunu ve bir rehbere ihtiyaç duyduğunu hatırlatıyor. Vahyi göz ardı ederek sadece akılla âhiret selametinin elde edilemeyeceğine dikkat çekerken aklın asıl işlevinin vahyi anlamak ve ilâhî hikmetleri tefekkür edip sorumlu bir varlık olmanın hakkını verebilmek olduğunu vurguluyor.
Semerkand Dergisi’nde ayrıca İbrahim İmamoğlu’nun “Her Zaman Her Yerde Adalet”, Nejdet Aslan’ın “Aynanın Yansıttıkları”, Ali Yurtgezen’in “Kalplere Dikilen Putlar”, Mehmet İshakoğlu’nun “Metroda, Ayakta”, Timur Karahan’ın “Ansızın Çağrılmadan” başlıklı yazıları da bu ayın dikkat çeken yazılarından.
“Hal Dili”, “Hikmet”, “Derviş Bohçası”, “Altın Silsile”, “Nasihatler”, “Büyüklerin Sözleri”, “Saâdet Asrı’ndan”, “Yedek Parça Dükkânı”, “Semerkand Seyahat Günlüğü”, “Şiir”, “Dünya Hali”, “Tencere” köşeleri de farklı konularıyla okurların huzurunda.