Semerkand Dergi Sayı: 301 - Ocak 2024
Özel Sayı - Çeyrek Asrın Ardından
Semerkand Dergisi, Ocak ayında “Çeyrek Asrın Ardından” başlıklı özel bir sayıyla okuyucusu ile birlikte.
1999 Ocak ayında yayın hayatına başlayan Semerkand Dergisi tam çeyrek asırdır her ay okurlarına temiz, sade ve özgün bir muhteva sunuyor.
Semerkand Dergisi’nin “Niyet hayır akıbet hayır” diyerek niyet ve niyazını her daim diri tutması ve söz konusu din olduğu için kullandığı her cümleye hatta her kelimeye azami derecede titizlik ve özenle yaklaşması, çeyrek asırlık bir teveccühe vesile oldu.
Geçen bunca senede yayımlanan binlerce yazının okurlarımızda, dergiye sadece göz atanlarda veya bir şekilde yolu Semerkand Dergisi ile kesişenlerde paha biçilemeyecek izler bıraktığına şahit olduk. Bu vesileyle 25 yıllık bu büyük arşivden 301. sayımıza özel bir çalışma hazırladık.
Bu özel sayı üç bölümden oluşuyor:
İlk bölümde Genel Müdürümüz ve Genel Yayın Yönetmenimiz Yakup Yakuboğlu’nun “Semerkand” yazısı, Ali Yurtgezen’in “Dergimiz Derdimizdir” ve editör masasından “Yirmi Beş Yıl Önce Yirmi Beş Yıl Sonra” başlıklı yazıları karşılayacak sizi. Bu yazılarda dikkat çeken bazı satırlar şunlar:
“Semerkand, ilim ve ameli bir araya getiren Hâcegân yolunun günümüz temsilcisi bir tasavvuf gülistanı olarak duruyor önümüzde. Derûnunda sakladığı tarih istikameti, iyiliği, nezaketi ve vakur güzelliği haber veriyor. Bu güzide kandilin şuaları asırlar sonrasını da aydınlatmaya devam ediyor. Önümüzde duruyor, yolumuzu aydınlatıyor, bizi bütün İslâm şehirleriyle bütünleştiriyor; Medine-i Münevvere’den, Mekke-i Mükerreme’ye ulaştırıyor. Bu yüzden yolumuz Semerkand’dan başlıyor, bu yüzden yolumuz Semerkand’a çıkıyor.”
“Semerkand, dergimize öylesine verilmiş herhangi bir isim değil. Çoğu Haşimoğullarından Müslümanların miladî 7. asrın ortalarından itibaren bütün İslâm coğrafyasını saran fitneye taraf olmak istemedikleri için hicret ettikleri, Maveraünnehir yahut Aşağı Türkistan’ın merkezidir Semerkand. Müslümanların yeniden derlenip toparlandıkları, yeniden kardeş oldukları ikinci Medine’sidir. Yahut “Mecma’al-bahreyn”dir burası.”
“Eğer hassasiyet ve özeniniz varsa “doğru” size kendini açıyor. Semerkand’ın yazı mutfağı bu hassasiyet ve özene sahip kardeşlerden oluşuyor. Bu, kendi okuyucusuna kendi propagandasını yapan öylesine kurulmuş bir cümle değil. Çünkü yirmi beş yıldır dergimiz hiçbir polemiğin, haklı ya da haksız herhangi bir ithamın nesnesi olmadı. Üstelik Müslümanlara, Semerkand gibi müesseselere saldırmak için bahaneler aranan, bulunamazsa icat edilen bir zamanda.”
İkinci bölümde ise 1999’dan 2023 yılına kadar yayımladığımız yazılardan oluşan bir seçki var. Bu seçki özel tasarımlarıyla bazen bir cümleden bazen bir paragraftan bazen de tam bir metinden oluşuyor. Seçkimiz daha önce hazırladığımız özel sayıları da kapsıyor. Ayrıca bugün de kanayan yaramız Filistin hakkında daha önce söylediklerimizden oluşan bir Filistin köşesi de yine bu bölümde.
Bu seçkideki bazı başlıklarımız şunlar: “Ümmet Derken”, “Bir Lokma Bir Hırka”, “İyi ki Âhiret Var”, “Kapılar Kilitli Televizyon Açık”, “Bakırı Altın Yapmak”, “Ya Haklı Değilsek?”, “Dünyada Tam Olan Ne Var?”, “Kem Âlât ile Kemalât Olmaz”, “Gözlerimiz Kimi Gözler?”, “Beden Bağı”, “Kâl ile Değil, Hâl ile”, “Nefs-i Entelektüeli Tekdir”, “Komşu Kapısı”, “Çocuklara Karşı Savaşmak”, “Onlar Bunu Hep Yapar”, “On İki Yerinden Yamalı Cübbe”, “Gündem İşgali Altında”, “Fetva Bir Kaçış Değildir”, “Bilimcilik Adına Verilen Zarar”, “Tarikat ve Ticaret”.
Üçüncü ve son bölümde ise “Semerkand’ın İzleri” diye isimlendirdiğimiz bir bölüm var. Bu bölümde Semerkand Dergisi’nin çeyrek asırlık yayın hayatı boyunca ardında bıraktığı hikâyelerden, izlerden tadımlık örnekler bulacaksınız.
Bu bölümdeki başlıklarımızdan bazıları şunlar: “Bir Mektubu Bekler Gibi”, “Kartvizit”, “Taç Kapıdan Uç Kapıya”, “Ben Önceden Hiç Yaşamamışım”, “Bir Vesile Bin Hayır”.