Ömer Nasuhi Bilmen 'in Hayatı
1883'te Erzurum'un Salasar köyünde doğdu. Babası Hacı Ahmet Efendi, annesi Muhibe Hanım'dır. İslami ilimlerde temâyüz etmiş bir aileye mensuptu. Küçük yaştayken babasının vefat etmesi üzerine, Ahmediyye Medresesi müderrisi ve nakibüleşraf kaymakamı olan amcası Abdürrezzak İlmi Efendi'nin himayesine girdi. Erzurum müftüsü Narmanlı Hüseyin Efendi'nin rahle-i tedrisinden yetişen Bilmen, 1908 yılında İstanbul'a geldi.
Fatih dersiamlarından (müderris/Profesör) Tokatlı Şakir Efendi'den icazet aldı. Ders Vekâleti'nce açılan imtihanı kazanarak 1912'de henüz 28 yaşında iken Beyazıt dersiâmı oldu. Bu arada okumakta olduğu, zamanın Hukuk Fakültesi olan Medresetü'l Kudat'ı birincilikle bitirdi. 1913'te, Fetvähäne-i Âli müsevvid mülazımlığına getirildi. 1915'te Heyet-i Te'lifiyye üyeliğinde bulundu.
"Uzun ayrılıktan sonra tekrar valideme ve biricik kardeşime kavuşmuştum. Dünyanın en mutlu insanı olmam gerekirken harp faciası memleketi sarmış Çanakkale Savaşı da başlamış idi. İstanbul'u hiç tanımayan üç hanımı (annesi, hanımı ve yengesi) evde bırakıp kardeşimle beraber askerlik şubesinin yolunu tutar idik. Her sabah gittiğimiz şubeden izdiham yüzünden akşam dönerdik." diyerek anlattığı savaş yıllarında, Çanakkale harbinde, kardeşi şehit oldu.
1922 yılına kadar bu görevine devam etti. 1916'da ise "Daru'l-Hilafe" de fıkıh müderrisi oldu. 1923'te Sahn medresesi kelam müderrisi olan Bilmen, 1943'te İstanbul müftülüğüne seçimle getirildi.
30 Haziran 1960 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti'nin beşinci Diyanet İşleri Başkanı olarak atandı. Ancak bu görevde daha bir yılını bile doldurmadan emekliye ayrıldı. On ay gibi kısa bir sürede görevinden ayrılmasının nedeni, dönemin yöneticilerinin Türkçe ezan ve daha birçok konuda Diyanet İşleri Başkanlığı'nı politik amaçlarına alet etmek istemesiydi. Ömer Nasuhi Bilmen, dini meselelerde asla taviz vermeyen, ilkeli bir âlimdi. Nitekim 1960'lı yıllarda dinde reformun gerekliliğini savunan ve bunun için çalışanlara "bozulmayan bir dinde reform olamaz" diyerek karşı çıkmıştır.
Altmış yıllık eğitmenlik hayatının neredeyse yirmi yılını Darüşşafaka lisesinde "ahlak ve yurttaşlık dersleri" vererek geçirmiş, İstanbul İmam Hatip Okulu'nda ve İstanbul Yüksek İslam Enstitüsünde de hocalık yapmıştır. Fatih, Süleymaniye, Ayasofya'da vaaz ve sohbetler tertip etmiştir. Hayatının sonuna kadar ilmî çalışmalarını sürdüren Ömer Nasuhi Bilmen Hoca Efendi, sekiz ciltlik tefsirini emekli olduktan sonra yazmıştır. Arapça, Farsça ve Fransızca'yı çok iyi bilirdi. Edebiyata, özellikle de şiire meraklıydı.
İlmî, ahlaki otoritesi, samimi dindarlığı ve tevazuu ile halkımızın güvenini kazanmıştı. İnanç, ibadet ve ahlakta Ehl-i sünnet inancını liyakatle temsil etmişti. Dönemin aktif politikasın dan uzak kalmış, ülkemizin en hassas dönemlerinden biri olan 1960'lı yıllarda Diyanet İşleri Başkanlığı görevine getirilmiş; bu görevde iken ezanın Türkçe sözlerle okunmamasına karşı büyük mücadeleler vermişti.
İslam hukuku alanındaki otoritesi her zaman takdir edilmiştir. Hatta İslam hukukunun en temel kavramlarını ve meselelerini ele alan Hukuk-i Islamiyye ve Istilahât-ı Fikhiyye Kamusu adlı eseri yurt dışında ve ülkemizin akademik çevreleri ile en üst düzeydeki yargı organlarında kabul görmüş, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi tarafından da 1949 yılında basılmıştır.
Hayatının büyük bir kısmını telifle geçiren hocamız, 12 Ekim 1971'de İstanbul'da 87 yaşında vefat ettiğinde ardında hoş bir sada bıraktı. Eğitimden Diyanet teşkilatındaki yöneticiliğine, ilmi araştırmalarından "Beyânulhak, Sırat-ı Müstakim, Sebilürreşad" gibi haftalık dergi ve mecmualardaki fikri ve dinî makalelerine kadar hep halka hizmet içinde oldu. Hoca Efendi'nin kabri İstanbul Edirnekapı Sakızağacı Şehitliği'ndedir.
Kaynakça: İki Aşk Çiçeği, S.7 (Semerkand Yayınları)