Muhammed Yusuf Kandehlevî’nin (k.s.) Hayatı
20 Mart 1917'de Delhi'de doğdu. Hindistan'ın Utar Pradeş eyaletine bağlı Muzaffernagar şehrinin Kandehle kasabasından birçok âlim ve sûfînin yetiştiği bir aileye mensuptur. Kandehlevî, ilk eğitimini babası Muhammed İlyas Kandehlevî'den aldı. Delhi'deki Kâşifü'l-ulûm Medresesi'nde ilköğrenimini tamamladıktan sonra yüksek tahsil için 1932'de Sehârenpûr'daki Mezâhirü'l-ulûm Medresesi'ne kaydoldu. 1933 yılına kadar burada kaldı. Aynı yıl Delhi'ye giderek tahsilini orada sürdürdü ve babasından tefsir ve hadis dersleri aldı. 1935'te tekrar Mezâhirül-ulûm'a dönerek Mevlânâ Abdüllatif’ten, Mevlânâ Manzûr Ahmed'den, amcasının oğlu Muhammed Zekeriyya Kandehlevi'den ve Abdurrahman Kamilpuri'den çeşitli hadis kitaplarını okudu. Ancak rahatsızlığı sebebiyle Delhi'nin eski kesiminde bulunan Bastinizâmeddin'deki merkezine döndü ve tahsilini babasının yanında tamamladı.
Hayatının ilk dönemlerinde aldığı medrese eğitimi sayesinde iyi bir hadis ve fıkıh âlimi olarak yetişti. Sonraki yıllarda tasavvufa meylederek Çiştiyye ve onun bir kolu olan Sâbiriyye tarikatlarına girmek için babasından izin istedi. 1938'den itibaren tebliğ faaliyetlerine katıldı. Onu halife tayin eden babasının 13 Temmuz 1944'te vefatı üzerine vazifenin başına geçerek kendini tamamen tebliğ ve irşad faaliyetlerine verdi.
Hindistan'ın bölünmesi sırasında (1947) hareketin merkezini Pakistan'a taşıma fikrine karşı çıkarak cemaatin Hint yarımadasında yerleşmesine zemin hazırladı. Birkaç yıl içerisinde başta Utar Pradeş eyaleti olmak üzere Hindistan'ın birçok bölgesinde, Pakistan ve Bangladeş'te, ardından başta Suudi Arabistan olmak üzere diğer Arap ülkelerine tebliğ amaçlı ziyaretler düzenlendi. 1950'den itibaren sistemli bir şekilde İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri ve Japonya'ya tebliğciler gönderildi. 1960 yılına doğru Afrika ve Asya'nın diğer ülkelerine yayılan cemaati, Kandehlevî zamanında dünya çapında bir hareket haline geldi.
Kandehlevî, hayatının son yıllarına doğru tekrar ilmî çalışmalarına döndü ve 1962'de Mezâhirü'l-ulûm'un başkanlığına getirilerek Delhi'deki Kâşifü'l-ulûm Medresesi'nde bazı hadis kaynaklarını okuttu. Son haccından dönüşünde rahatsızlandı; 2 Nisan 1965'te Lahor'da vefat etti ve Delhi'de Bastinizâmeddin semtinde defnedildi.
Kaynakça: Hayatü’s Sahâbe / s.33-34