İbn Atâullah el-İskenderi'nin (k.s.) Hayatı
Şeyh Tâceddin Ebü'l-Fazl Ahmed b. Muhammed b. Abdülkerim b. Abdurrahman b. Abdullah b. Ahmed b. İsa b. Hüseyin b. Atâullah [kuddise sırruhu], İskenderiye'de doğmuştur. el-Hikemü'l-Atâiyye adlı meşhur eseriyle tanınır. Mezheben Mâlikî, tarikaten Şâzeli olup Benî Cüzâm kabilesine mensuptur. İbn Atâullah el-İskenderî, Şâzeliyye tarikatının Ebü'l-Hasan eş-Şâzeli ve halifesi Ebü'l-Abbas el-Mürsî'den [kuddise sırruhu] sonra üçüncü büyüğüdür. Letâifü'l-Minen adlı eserindeki ifadelerden babasının Ebü'l-Hasan eş-Şâzeli ile görüştüğü anlaşılmaktadır. Kendisinin Şâzeli ile görüşmüş olması tarihsel olarak mümkünse de bu konuda kaynaklarda herhangi bir bilgiye rastlanmamıştır. Daha çok kitleleri derinden etkileyen hitabet tarzı, vaaz ve sohbetleriyle tanınan İbn Atâullah'ın bu özellikleri başta el-Hikemü'l-Atâiyye olmak üzere diğer eserlerine de yansımıştır. Kaleme aldığı kitaplarında ayrıca tasavvufun en derin konularına dair bilgiler bulmak mümkündür. Riya ve şöhretten uzak ibadet ve taat, tevekkül, teslimiyet, recâ ve ümit onun tasavvufi düşüncesinin temel kavramlarıdır. İbn Ataullah'a göre amel ve ibadetler birtakım şekil ve sûretlerden ibaret olup bunların ruhu âbidin kalbinde bulunması gereken ihlâs sırrıdır.
Muhyiddin İbnü'l-Arabi ve Mevlânâ Celaleddin Rúmi gibi İbn Ataullah'ın düşünceleri de tasavvufi çevreleri etkilemiştir. Eserleri Kuzey Afrika başta olmak üzere bütün İslâm ülkelerinde bilinmektedir. Elliden fazla sûfinin tercüme ve şerhettiği el-Hikemü'l-Atâiyye'nin şârihleri arasında hemen her tarikattan sûfi vardır. İmam Şa'rânî [kuddise sirruhu] onun hakkında şöyle demiştir: "Onun kıymetli sözlerinden daha manalı bir söz işitmedim. Kendi görüşünde olmayanlar bile, onun söylediklerinde bir hata ve kusur bulamazlardı. Allah Teâlâ ondan razı olsun."
İlmi Eğitimi
İbn Atâullah el-İskenderî [kuddise sirruhu), Nâsırüddin İbnü'l-Müneyyir'den fıkıh, Muhyiddin el-Müzüni'den nahiv, Şerefeddin Abdülmü'min ed-Dimyati'den hadis ve Muhammed b. Mahmud el-Isfahani'den felsefe, mantık, kelâm ilimlerini tahsil etti. Fıkıh âlimi olarak tanındığı bu yıllarda tasavvufa karşı iken Şazeliyye tarikatının piri Ebü'l-Hasan eş-Şâzeli'nin halifesi Ebü'l-Abbas el-Mürsi ile tanıştı ve onun sohbetlerine devam etmeye başladı. Muhtemelen şeyhinin izniyle vaaz ve irşad için gittiği Kahire'ye yerleşti. Burada çevresinde, Tabakâtü'ş-Şáfiyye müellifi Subki'nin babasının da katıldığı geniş bir cemaat oluştu.
İbn Atâullah el-Iskenderi [kuddise sirruhu] zamanının seçkinlerindendi. Tefsir, hadis, fıkıh, usul vb. her nevi ilimde mahir idi. Tasavvuf ehlinin diliyle konuşur, halka nasihat ederdi. Birçok kişi kendisinden faydalandı ve tarikatında sülük etti. Allah Teâlâ'nın emirlerini bildirmek ve yasaklarından sakındırmak için, insanlara devamlı vaaz ve nasihat ederdi. Zamanını, öğrendiği bütün zahiri ilimleri ve Allah Teala'yı tanımak için lüzumlu olan marifet bilgilerini insanlara öğretmekle geçirirdi. Haramlardan şiddetle kaçar, şüpheli korkusuyla mubahların bile fazlasını terke der, dünya malına hiç meyletmezdi. En meşhur talebesi Ebü'l-Hasan-1 Sübki'dir.
Vefatı
İbn Ataullah [kuddise sirruhu], mürşidi Ebü'l-Abbas el-Mürsi vefat ettiği zaman (686/1287) Kahire'de bulunuyordu. Hayatının bundan sonraki dönemini Kahire'de geçiren Ibn Ataullah, 13 Cemâziyelevvel 709'da (19) Ekim 1309) Medrese-i Mansûriyye'de vefat etti ve Karȧfe Mezarlığı'na defnedildi.
Kaynakça: Hikmet Tacı S. 15,16,17 (Semerkand Yayınları)