Aşure Orucu
Muharrem ayının onuncu gününe "âşûrâ" denildi. Öteden beri Kureyş müşrikleri de aşura gününe saygı gösterirlerdi, onu oruçla geçirirlerdi, bu günde Kâbe'ye örtü örterlerdi. Resûl-i Ekrem de [sallallahu aleyhi vesellem] peygamberlikten önce bu günü oruçla geçirirdi. Medine'ye hicretinden sonra birkaç defa bu günde oruç tuttu, Müslümanlara da tutmalarını istedi ve "Aşura günü, peygamberlerin oruç tuttukları bir gündür. Siz de o gün oruç tutunuz!" buyurdu. Hatta Medine'ye hicret edince, oradaki yahudilerin aşura günü oruç tuttuklarını görünce, "Nedir bu?" diye sordu. Kendisine, "Bu büyük ve hayırlı bir gündür. Bugün, Allah'ın Musa'yı ve İsrailoğulları'nı düşmanlarından kurtardığı, Firavun'u ve adamlarını suda boğduğu, Musa'nın da buna şükür olarak oruç tuttuğu gündür. İşte biz bunun için bugün oruç tutuyoruz!" denildi. Bunun üzerine Allah Resûlü (sallallahu aleyhi vesellem), "Ben Musa'ya ve onun orucunu tutmaya, sizden daha yakın ve daha layığım" buyurdu ve aşura günü oruç tutmaya devam etti. Aynı şekilde ashabına da, "Aşura günü orucu bir yılın kefaretidir! Eğer sağ kalırsam, gelecek yıl dokuzuncu gününü de inşallah oruçlu geçireceğim! Siz de dokuzuncu ve onuncu günü oruç tutup yahudilere muhalefet ediniz!" diyerek emir buyurdu. Ancak ramazan orucunun farz kılınmasıyla birlikte bu orucu isteğe bıraktı.
Kaynakça:Muharrem S.12,13 (Semerkand Yayınları)